Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Sinónimo
Sobre nosotros
Herramientas
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Sobre nosotros
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés
Historia
have (something) to do
Significados de
"have (something) to do"
en diccionario turco inglés : 3 resultado(s)
Categoría
Inglés
Turco
Colloquial
1
Colloquial
have (something) to do
v.
(bir şey) yapmak zorunda olmak
2
Colloquial
have (something) to do
v.
yapılacak bir işi olmak
3
Colloquial
have (something) to do
v.
(bir şeyi) yapması gerekmek
Significados de
"have (something) to do"
con otros términos en diccionario inglés turco: 247 resultado(s)
Categoría
Inglés
Turco
General
1
General
have something to do with
v.
ilgisi olmak
2
General
have something to do with
v.
ilişkisi olmak
3
General
have something to do with
v.
alakası olmak
4
General
have no business to do something
v.
hakkı olmamak
5
General
have sudden wish to do something
v.
aklına esmek
6
General
have the face to do something
v.
yüzü tutmak
7
General
not to have anything to do with something
v.
uzaktan yakından ilgisi olmamak
8
General
have nothing to do with something
v.
birşeyle ilgisi olmamak
9
General
have yet to (do something)
v.
henüz gerçekleşmemiş ama ileride gerçekleşebilecek eylem
Phrases
10
Phrases
it doesn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeyi yapmanın) zararı olmaz
11
Phrases
it doesn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeyi yapmanın) zararı yok
12
Phrases
it doesn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeyi yapmakta) bir sakınca yok
13
Phrases
it doesn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeyi yapmakta) bir mahzur yok
14
Phrases
it doesn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeyi yapmakta) beis yok
Colloquial
15
Colloquial
have nothing to do with somebody/something
v.
doğrudan bir ilişkisi olmamak
16
Colloquial
have a (hard/difficult) job doing/to do something
v.
(bir şeyi) yapmakta zorlanmak
17
Colloquial
have a (hard/difficult) job doing/to do something
v.
(bir şeyi) yapana kadar canı çıkmak
18
Colloquial
be/have to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle ilgisi olmak
19
Colloquial
be/have to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle ilgili olmak
20
Colloquial
be/have to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle alakası olmak
21
Colloquial
be/have to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle alakalı olmak
22
Colloquial
be/have to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle bağlantılı olmak
23
Colloquial
be/have to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle ilişkili olmak
24
Colloquial
have nothing to do with someone or something
v.
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak
25
Colloquial
have nothing to do with someone or something
v.
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak
26
Colloquial
have nothing to do with someone or something
v.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
27
Colloquial
have nothing to do with someone or something
v.
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak
28
Colloquial
have nothing to do with someone or something
v.
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak
29
Colloquial
have nothing to do with someone or something
v.
(biriyle/bir şeyle) görüşmemek
30
Colloquial
have nothing to do with someone or something
v.
(biriyle/bir şeyle) ilişkisi olmamak/kalmamak
31
Colloquial
have nothing to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi olmamak
32
Colloquial
have nothing to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
33
Colloquial
have nothing to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle bir ilişkisi olmamak
34
Colloquial
have nothing to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle bağlantı kurmayı reddetmek/istememek
35
Colloquial
have nothing to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle ilişki kurmayı reddetmek/istememek
36
Colloquial
have nothing to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle işi olmamak
37
Colloquial
have nothing to do with somebody/something
v.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
38
Colloquial
have nothing to do with someone or something
v.
biriyle/bir şeyle işi olmamak
39
Colloquial
have nothing to do with someone or something
v.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
40
Colloquial
have nothing to do with someone or something
v.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
41
Colloquial
not have anything to do with someone or something
v.
biriyle/bir şeyle işi olmamak
42
Colloquial
not have anything to do with someone or something
v.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
43
Colloquial
not have anything to do with someone or something
v.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
44
Colloquial
have something to do with something
v.
bir şeyle bir ilgisi olmak
45
Colloquial
have something to do with something
v.
bir şeyle bir bağlantısı olmak
46
Colloquial
have something to do with something
v.
bir şeyle ilgili olmak
47
Colloquial
have something to do with something
v.
bir şeye bağlı olmak
48
Colloquial
have something to do with something
v.
bir şeyle alakalı olmak
49
Colloquial
not have anything to do with something
v.
bir şeyle bir ilgisi olmak
50
Colloquial
not have anything to do with something
v.
bir şeyle bir bağlantısı olmak
51
Colloquial
not have anything to do with something
v.
bir şeyle ilgili olmak
52
Colloquial
not have anything to do with something
v.
bir şeye bağlı olmak
53
Colloquial
not have anything to do with something
v.
bir şeyle alakalı olmak
54
Colloquial
have got to (do something)
v.
(bir şey yapmak) zorunda olmak
55
Colloquial
have got to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) mecbur olmak
56
Colloquial
have (got) it in you to do something
v.
bir şey yapma yeteneği olmak
57
Colloquial
have (got) it in you to do something
v.
bir şey yapma becerisi içinde olmak
58
Colloquial
have (got) it in you to do something
v.
bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
59
Colloquial
have it in you (to do something)
v.
(bir şey yapma) yeteneği olmak
60
Colloquial
have it in you (to do something)
v.
(bir şey yapma) becerisi içinde olmak
61
Colloquial
have it in you (to do something)
v.
(bir şey yapma) yeteneğini içinde barındırmak
62
Colloquial
have it in one to do something
v.
birinin bir şey yapma yeteneği olmak
63
Colloquial
have it in one to do something
v.
bir şey yapma becerisi birinin içinde olmak
64
Colloquial
have it in one to do something
v.
bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
65
Colloquial
have it in mind to do something
v.
bir şey yapmak aklında olmak
66
Colloquial
have it in mind to do something
v.
bir şey yapmaya niyeti olmak
67
Colloquial
have it in mind to do something
v.
bir şey yapmayı düşünmek
68
Colloquial
have it in one to do something
v.
bir şey yapma yeteneği olmak
69
Colloquial
have it in one to do something
v.
bir şey yapma becerisine sahip olmak
70
Colloquial
have it in one to do something
v.
bir şey yapmak birinin içinde olmak
71
Colloquial
have it in one to do something
v.
bir şey yapma kapasitesi olmak
72
Colloquial
have it in one to do something
v.
bir şey yapma potansiyeli olmak
73
Colloquial
have it in you to do something
v.
bir şey yapma yeteneği olmak
74
Colloquial
have it in you to do something
v.
bir şey yapma becerisine sahip olmak
75
Colloquial
have it in you to do something
v.
bir şey yapmak birinin içinde olmak
76
Colloquial
have it in you to do something
v.
bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
77
Colloquial
have it in you to do something
v.
bir şey yapma kapasitesi olmak
78
Colloquial
have it in you to do something
v.
bir şey yapma potansiyeli olmak
79
Colloquial
have (got) it in you to do something
v.
bir şey yapma becerisine sahip olmak
80
Colloquial
have (got) it in you to do something
v.
bir şey yapmak birinin içinde olmak
81
Colloquial
have (got) it in you to do something
v.
bir şey yapma kapasitesi olmak
82
Colloquial
have (got) it in you to do something
v.
bir şey yapma potansiyeli olmak
83
Colloquial
have to do with something
v.
bir şeyle bir ilgisi olmak
84
Colloquial
have to do with something
v.
bir şeyle bir bağlantısı olmak
85
Colloquial
have to do with something
v.
bir şeyle ilgili olmak
86
Colloquial
have to do with something
v.
bir şeye bağlı olmak
87
Colloquial
have to do with something
v.
bir şeyle alakalı olmak
88
Colloquial
if you have a mind to (do something)
expr.
eğer (bir şeyi yapma) niyetin varsa
89
Colloquial
if you have a mind to (do something)
expr.
eğer (bir şeyi yapmaya) niyetliysen
90
Colloquial
if you have a mind to (do something)
expr.
eğer (bir şeyi) yapmak) istiyorsan
91
Colloquial
if you have a mind to (do something)
expr.
eğer (bir şeyi yapmak) niyetindeysen
92
Colloquial
it won't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmaktan/bir şey yapmaktan/almaktan) zarar gelmez
93
Colloquial
it won't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) zararı olmaz
94
Colloquial
it won't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) sakıncası yok
95
Colloquial
it won't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) mahzuru yok
96
Colloquial
it wouldn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmaktan/bir şey yapmaktan/almaktan) zarar gelmezdi
97
Colloquial
it wouldn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) zararı olmazdı
98
Colloquial
it wouldn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) sakıncası olmazdı
99
Colloquial
it wouldn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) mahzuru olmazdı
Idioms
100
Idioms
have license to do something
v.
bir konuda yetkisi olmak
101
Idioms
have license to do something
v.
bir konuda ruhsatı olmak
102
Idioms
have license to do something
v.
bir konuda ehliyeti olmak
103
Idioms
have license to do something
v.
bir konuda izni olmak
104
Idioms
have the brass face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) yüzü olmak
105
Idioms
have the brass face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) yüz bulmak
106
Idioms
have the brass face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) yüzü tutmak
107
Idioms
have the brass face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) cesareti olmak
108
Idioms
have the brass face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) cesaret/cüret etmek
109
Idioms
have the brass face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) çekinmemek
110
Idioms
have the brass face to (do something)
v.
(bir şey yapma) cesaretini/yüzsüzlüğünü göstermek
111
Idioms
have the face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) yüzü olmak
112
Idioms
have the face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) yüz bulmak
113
Idioms
have the face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) yüzü tutmak
114
Idioms
have the face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) cesareti olmak
115
Idioms
have the face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) cesaret/cüret etmek
116
Idioms
have the face to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) çekinmemek
117
Idioms
have the face to (do something)
v.
(bir şey yapma) cesaretini/yüzsüzlüğünü göstermek
118
Idioms
have no cause to (do something)
v.
(bir şey yapmak için) hiçbir nedeni olmamak
119
Idioms
have no cause to (do something)
v.
(bir şey yapacak) bir sebebi olmamak
120
Idioms
have no cause to (do something)
v.
(bir şey yapma) gerekçesi olmamak
121
Idioms
have the brass to do something
v.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
122
Idioms
have no business to do something
v.
bir şey yapmaya hakkı olmamak
123
Idioms
have the brass neck to do something (brit)
v.
bir şeyi yapmaya cesareti olmak
124
Idioms
have the brass to do something
v.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
125
Idioms
have a good mind to do something
v.
bir şeye meyilli olmak
126
Idioms
have the brass balls to do something
v.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
127
Idioms
have a good mind to do something
v.
bir şey yapmayı aklına koymak
128
Idioms
have the brass balls to do something (us)
v.
bir şeyi yapmaya cesareti olmak
129
Idioms
have the brass neck to do something
v.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
130
Idioms
have the brass neck to do something
v.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
131
Idioms
have the brass balls to do something
v.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
132
Idioms
have an itch to do something
v.
bir şey yapmayı arzulamak
133
Idioms
have an itch to do something
v.
can atmak
134
Idioms
have the gall to do something
v.
cüret etmek
135
Idioms
have an itch to do something
v.
heves etmek
136
Idioms
have cause to do something
v.
gerekçesi olmak
137
Idioms
have the presence of mind to do something
v.
soğukkanlı düşünmek
138
Idioms
have the presence of mind to do something
v.
soğukkanlı olmak
139
Idioms
have the presence of mind to do something
v.
soğukkanlı düşünebilmek
140
Idioms
have no magic wand (to do something)
v.
(bir şeyi gerçekleştirmek/yapmak için) sihirli bir değneği olmamak
141
Idioms
have the gall to do something
v.
(bir şeyi yapmak için) cesareti olmak
142
Idioms
have the devil's own job to do something
v.
(bir yeri bulabilmek/bir şeyi yapabilmek için) akla karayı seçmek
143
Idioms
have cause to do something
v.
(bir şeyi yapmaya) nedeni olmak
144
Idioms
have a mind to do (something)
v.
(bir şeyi yapma) niyetinde olmak
145
Idioms
have nothing to do with somebody/something
v.
(biriyle/birşeyle) işi olmamak
146
Idioms
have an itch to do something
v.
yapası/edesi olmak
147
Idioms
have the gall to do something
v.
(bir şeyi yapmak için) cesareti olmak
148
Idioms
have the gall to do something
v.
(kaba/mantıksız/yakışıksız bir şeyi yapmaya) cesaret etmek
149
Idioms
have half a notion to do something
v.
yapmaya niyet etmek
150
Idioms
have half a mind to do something
v.
yapmaya niyet etmek
151
Idioms
have the courtesy to (do something)
v.
(bir şey yapma) nezaketini göstermek
152
Idioms
have the courtesy to (do something)
v.
(bir şey yapma) inceliği göstermek
153
Idioms
have the courtesy to (do something)
v.
birine bir teveccühte bulunmak
154
Idioms
have the courtesy to do something
v.
bir şey yapma nezaketi göstermek
155
Idioms
have the courtesy to do something
v.
bir şey yapma inceliği göstermek
156
Idioms
have the courtesy to do something
v.
-ecek kadar saygılı olmak
157
Idioms
have occasion to (do something)
v.
(bir şeyi) yapmasına gerek olmak
158
Idioms
have occasion to (do something)
v.
(bir şeyi) yapması gerekmek
159
Idioms
have occasion to (do something)
v.
bir nedenle (bir şeyi) yapmak
160
Idioms
have occasion to (do something)
v.
(bir şeyi) yapma fırsatı olmak
161
Idioms
have occasion to (do something)
v.
bir fırsatını bulup (bir şey) yapmak
162
Idioms
have occasion to (do something)
v.
(bir şey) yapmasına bir sebep olmak
163
Idioms
have occasion to (do something)
v.
gücenecek vs. bir nedeni olmak
164
Idioms
have the (good) grace to (do something)
v.
(bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
165
Idioms
have the (good) grace to (do something)
v.
(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
166
Idioms
have the (good) grace to (do something)
v.
(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
167
Idioms
have the (good) grace to (do something)
v.
özür dileme vs. kibarlığını göstermek
168
Idioms
have the (good) grace to do something
v.
(bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
169
Idioms
have the (good) grace to do something
v.
(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
170
Idioms
have the (good) grace to do something
v.
(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
171
Idioms
have the (good) grace to do something
v.
özür dileme vs. kibarlığını göstermek
172
Idioms
have the courtesy to (do something)
v.
(bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
173
Idioms
have the courtesy to (do something)
v.
(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
174
Idioms
have the courtesy to (do something)
v.
(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
175
Idioms
have the courtesy to (do something)
v.
özür dileme vs. kibarlığını göstermek
176
Idioms
have to go some to (do something)
v.
(bir şeyi yapmak) için çok/gerçek bir çaba sarf etmek zorunda olmak
177
Idioms
have to go some to (do something)
v.
(bir şeyi yapmak) için bir fırın ekmek yemesi gerekmek
178
Idioms
have to go some to (do something)
v.
(bir şeyi yapmak) için çok emek vermesi gerekmek
179
Idioms
have to go some to (do something)
v.
(bir şeyi yapmak) için çok uğraşması gerekmek
180
Idioms
have to go some to (do something)
v.
(bir şeyi yapmak) için çok gayret sarf etmesi gerekmek
181
Idioms
have to go some to (do something)
v.
(bir şeyi yapmak) için çok çabalaması gerekmek
182
Idioms
have to go some to (do something)
v.
(bir şeyi yapmak) için çok çalışması gerekmek
183
Idioms
have (got) to (do something)
v.
(bir şey yapmak) zorunda olmak
184
Idioms
have (got) to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) mecbur olmak
185
Idioms
have your work cut out (to do something/doing something)
v.
(bir şeyi yapmak) zor olmak
186
Idioms
have your work cut out (to do something/doing something)
v.
(bir şeyi yapmak konusunda) işi zor olmak
187
Idioms
have a job doing/to do something
v.
(bir şeyi) yapmakta zorlanmak
188
Idioms
have a job doing/to do something
v.
(bir şeyi) yapana kadar canı çıkmak
189
Idioms
have a job doing/to do something
v.
(bir şeyi yapmakta) işi zor olmak
190
Idioms
have a wild hair to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) heveslenmek/heves etmek
191
Idioms
have a wild hair to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) can atmak
192
Idioms
have a right to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) hakkı olmak
193
Idioms
have the right to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) hakkı olmak
194
Idioms
have an itch to (do something)
v.
(bir şey yapmayı) arzulamak
195
Idioms
have an itch to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) can atmak
196
Idioms
have an itch to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) heves etmek
197
Idioms
have an itch to (do something)
v.
(bir şey) yapası/edesi olmak
198
Idioms
have the itch to (do something)
v.
(bir şey yapmayı) arzulamak
199
Idioms
have the itch to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) can atmak
200
Idioms
have the itch to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) heves etmek
201
Idioms
have the itch to (do something)
v.
(bir şey) yapası/edesi olmak
202
Idioms
have got it (all) together to (do something)
v.
(bir şey yapmak için) aklı başında olmak
203
Idioms
have got it (all) together to (do something)
v.
(bir şey yapmak için) kafası yerinde olmak
204
Idioms
have no business doing something/to do something
v.
bir şey yapmaya hakkı olmamak
205
Idioms
have the grace to do something
v.
bir şeyi yapma nezaketini göstermek
206
Idioms
have the grace to do something
v.
bir şeyi yapma inceliğine sahip olmak
207
Idioms
have the grace to do something
v.
bir şeyi yapacak kadar iyi olmak
208
Idioms
have the grace to do something
v.
kibarlığını göstermek
209
Idioms
have the guts (to do something)
v.
(bir şeyi yapma) cesareti olmak
210
Idioms
have the guts (to do something)
v.
(bir şeyi yapmayı) götü yemek
211
Idioms
have the heart (to do something)
v.
(bir şey yapacak kadar) duygusuz olmak
212
Idioms
have the heart (to do something)
v.
(bir şey yapacak kadar) kalpsiz olmak
213
Idioms
have the heart (to do something)
v.
(bir şey yapacak kadar) taş kalpli olmak
214
Idioms
have the heart (to do something)
v.
(bir şey yapacak kadar) katı yürekli olmak
215
Idioms
have the heart (to do something)
v.
(bir şey yapacak kadar) acımasız olmak
216
Idioms
have the neck to do something
v.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
217
Idioms
have the neck to do something
v.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
218
Idioms
have the neck to do something
v.
bir şeyi yapmaya cesareti olmak
219
Idioms
have the nerve to do something
v.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
220
Idioms
have the nerve to do something
v.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
221
Idioms
have the nerve to do something
v.
bir şeyi yapmaya cesareti olmak
222
Idioms
have the wherewithal to (do something)
v.
(yapmak) için gereken paraya, beceriye sahip olmak
223
Idioms
have your work cut out (to do something/doing something)
v.
(bir şey yapmak konusunda) işi zor olmak
224
Idioms
have your work cut out (to do something/doing something)
v.
baş etmesi zor bir işi olmak
225
Idioms
have your work cut out (to do something/doing something)
v.
işi başından aşkın olmak
226
Idioms
not have the face (to do something) [old-fashioned]
v.
(bir şeyi yapmaya) yüzü/cesareti olmamak
227
Idioms
not have the face (to do something) [old-fashioned]
v.
(bir şeyi yapmaktan) utanmak
228
Idioms
not have the face (to do something) [old-fashioned]
v.
(bir şeyi yapmaktan) çekinmek
229
Idioms
not have the face (to do something) [old-fashioned]
v.
(bir şey yapmaya) yüzü tutmamak
230
Idioms
not have the heart to do something
v.
bir şey yapmaya gönlü/isteği olmamak
231
Idioms
not have the heart to do something
v.
bir şey yapmaya gönlü elvermemek
232
Idioms
not have the heart to do something
v.
bir şey yapmaya kıyamamak
233
Idioms
you don't have to be a rocket scientist (to do something)
expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor
234
Idioms
you don't have to be a rocket scientist (to do something)
expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok
Speaking
235
Speaking
I have something urgent to do
expr.
acil bir işim var
236
Speaking
you have to do something
expr.
bir şeyler yapmak zorundasınız
237
Speaking
we have to do something
expr.
bir şeyler yapmalıyız
238
Speaking
we have to do something
expr.
bir şeyler yapmak zorundayız
239
Speaking
I have something to do
expr.
işim var
240
Speaking
do you have something to drink?
expr.
içecek bir şeyler var mı?
241
Speaking
you have to do something to get her attention
expr.
onun dikkatini çekecek bir şey yapmalısın
242
Speaking
you have to do something to get her attention
expr.
onun dikkatini çekecek bir şey yapman gerekiyor
243
Speaking
you have to do something to get her attention
expr.
onun dikkatini çekecek bir şeyler yapmalısın
244
Speaking
you have to do something to get her attention
expr.
onun dikkatini çekecek bir şeyler yapman gerekiyor
245
Speaking
there is something i have to do
expr.
yapmam gereken bir şey var
Slang
246
Slang
not to have the guts to do something
v.
götü yememek
247
Slang
not to have the guts to do something
v.
maçası yememek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of have (something) to do
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy